"ŞEVVAL SAM DERHAL ÖZÜR DİLEMELİDİR"
HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Gazeteci Ömer Şahin'in Kanal A'da sunduğu Görüş Farkı programına katılan Şevval Sam'ın başörtüsü için "Benim için bir tekstil ürünü" demesini eleştirdi.
Kurtulmuş, "Şevval Sam Türkiye'yi bilen, tanıyan Türk kültürüne vakıf olmuş bir isim. Bunu bu şekilde söylememesi gerekir. Hakikaten ayıp etmiştir. Ümit ediyorum ki hemen özür dilemelidir bu milletten. Çünkü Türkiye'de halkın büyük bir kısmı bir tekstil ürünü olduğu için değil inançlarından dolayı başını örtüyor. Muhtemelen Şevval Sam'ın da ailesinde, tanıdıklarında başını örten kimseler vardır. Dolayısıyla özür dileyceğini tahmin ederim ve böyle yapmasını tavsiye ederim. Aksi takdirde insanların inançlarıyla dalga gecmiş olur, bu gerçekten kolay hazmedilecek bir şey değildir. Kaldı ki başörtüsü, sadece analarımızın, çocuklarımızın inançları gereği örttüğü bir şey değil. Bu ülkenin milli kurtuluş sembolü olan bir şeydir. Yani bu ülkenin zihninde, bu ülkenin gönlünde başörtüsü ve bayrak nerdeyse yan yanadır, eş degerdedir. Başını örtmese bile halkımızın büyük bir çoğunluğu böyle görür ve inşallah bundan derhal vazgecmelidir ve özür dilemedir." dedi.
"FETHULLAH GÜLEN'İN YERİNDE OLSAM TÜRKİYE'YE DÖNERİM"
Başbakan Erdoğan'ın Fethullah Gülen'e "Dön" çağrısını da değerlendiren Kurtulmuş, "Ben 10 mayıs 2009'da günlük bir gazetede tam sayfa yayınlanan mülakatımda aynen şunu söylemiştim: Ben Sayın Gülen'in yerinde olsam Türkiye'ye gelirim. Elimde imkan olsa gelmesi için gereken altyapıyı sağlarım. Başbakan'ın çağrısını ben de olumlu bulanlardanım. Fevkalede doğrudur, olumlu bir çağrı yapmıştır. Fakat ne zaman gelir, ne şekilde gelir bu Hocaefendinin kendi takdiri olan bir şeydir. Kendi görüşleri, kendi çerçevesi içinde karar verecektir. Başbakan'ın üstüne düşen buydu Başbakan olarak. Yıllardır dışarıda kalmış, hem de 28 Şubat'ın o koyu antidemokratik döneminin gereği olarak yurt dışına çıkmış birisini ve Türkiye'de çok derin ve toplumsal etkisi olan bir zatın dönmesi için çağrı yapmak Başbakanın belki bir sorumluluğuydu. Dolayısıyla olumlu buluyorum ama ne zaman gelir, nasıl gelir bu kendi takdiridir." sözlerini kaydetti.
"AYASOFYA EN KISA SÜREDE İBADETE AÇILMALIDIR"
Ayasofya'nın biran önce ibadete açılması gerektiğini kaydeden Kurtulmuş, "Ayasofya bir Fetih hakkıdır. İstanbul Konstantinapolis'ten İstanbul haline geldiyse bir Fethin hakkındır ve biliyorsunuz Ayasofyayla ilgili Fatih Sultan Mehmet burayı kendi kişisel mülkü haline getirmiştir ve Ayasofya Vakfiyesinin sonunda "Burası sonsuza kadar cami kalacaktır, kim buna mani olursa Allah'ın, meleklerinin laneti üzerine olsun." ibaresini düşmüştür. Dolayasıyla Ayasofya sıradan bir cami, sıradan kiliseden camiye dönmüş bir yer değil gerçekten Osmanlı tarafından Ayasofya hali de titizlikle saklanmış olan bir fetih hakkı olan bir semboldür. Tabii ki Ayasofya en kısa zamanda ibadete açılmalıdır. Bu, toplumda büyük bir kesimin beklentisidir. Ben konjonktür uygundur, değildir tartışmalarını çok uyugun bulmuyorum. Bu bir kararlılıktır. Niçin müze haline getirildi, dışarının baskısı dolayısıyla. Türkiye dışarının baskısında kurtulduğunu göstermek bakımından da Ayasofya'yı açmalıdır." sözlerini dile getirdi.
"ŞİİRLE KOMÜNİZM GELMEZ!"
Düzce'nin HAS Parti'li Cumayeri Belediye Başkanı Yakup Keleş'in okunan bir şiiri komünizm propogandası bulmasını da eleştiren Kurtulmuş, şunları söyledi: "Yakup Keleş Bey cok deneyimli birisidir. Senelerdir halkın arasındadır. Seçilerek halkın begenisini kazanan bir arkadaştır. Biz de bunu araştıracağız, nihayetinde bizi ilgilendiriyor, partimizin bir belediye başkanı olduğu için. İnşallah bu şekilde söylememiştir. Yani bırakın kim ne şiir okuyosa okusun, öyle şiirle falan komünizm gelmez."
Bu haber toplam 64 defa okundu