TBMM eski Başkanı Mustafa Kalemli, 28 Şubat sürecinde, dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'nın, kendisine ordu ile diyalog kurulmasının iyi olacağını söylediğini belirterek, ''Karadayı'nın hiçbir gün ne benim nezdimde, ne diğer siyasiler nezdinde, ne kendi makamında ne de başka bir makamda, 'Bu iş siyaseten şöyle yapılmalıdır' dediğine şahit oldum'' dedi.
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu bünyesinde oluşturulan 28 Şubat 1997 ve 27 Nisan 2007 Askeri Müdahalelerini Araştırma Alt Komisyonu, eski TBMM Başkanı Mustafa Kalemli'nin bilgisine başvurdu.
Kalemli, toplantının başında, kaleme aldığı ''Kalemli'nin Kaleminden'' adlı kitapta yer verdiği, 28 Şubat sürecine ilişkin bazı kısımları okudu.
Alt Komisyon'da soruları da yanıtlayan Kalemli, TBMM Başkanı olduğu dönemde, ANAP ve Refah Partisi'nin koalisyonunun gündemde olduğu sıra, merhum Alparslan Türkeş'in kendisini ziyaret ederek, ''Önemli bir yerden geliyorum. Bir görev yapmak istiyorum. Bana o önemli yerde bu koalisyonun kurulmamasının daha doğru olacağı söylendi. Bu koalisyon kurulursa memleket için hayırlı şeyler olmayacağı ifade edildi. Bunu size söylüyorum. Gereğini yapın'' dediğini aktardı.
Kalemli, Türkeş'in kendisine ''önemli yer'' ile ilgili olarak ne makam ne de isim söylediğini anlattı.
TBMM Başkanı olarak koalisyon görüşmesi yapan iki partiden biri olan ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a ulaşarak, Türkeş'in kendisine anlattıklarını ilettiğini söyledi.
O dönem, Kurban Bayramı sırasında GATA'yı ziyaret ettiğini ve bu sırada dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ile telefonla görüştüğünü dile getiren Kalemli, Karadayı'nın, ''Efendim önemli olaylar cereyan ediyor. Lütfen Meclis Başkanı olarak görevinizi yapın'' dediğini anımsattı.
-Dönemin Başbakanı Çiller ile görüşme-
Karadayı'nın, ''koalisyon pazarlıkları sırasında liderlerin çok dikkatli olmaları konusunda uyarıda bulunmak'' istediğini aktaran Kalemli, şunları kaydetti:
''Sürecin içinde dahil olmak istemiyordum. Ama memlekette önemli görevler üstlenmiş, önemli siyasi sorumluluk almış kişiler, ikide bir bana geliyorlar. Bunları da cevapsız bırakmak pek düşünceme uygun düşmüyor. Başbakan Tansu Çiller'i ziyaret ettim. Dedim ki, 'Siyasi ortam çok gergin. Bunu yumuşatmak lazım. Herkesin üstüne düşen belki bir takım görevler vardır. Size de bunu dolaylı olarak anlatmak için geldim. Türkeş ve Karadayı bir takım endişeler ifade ediyorlar. Siz başbakansınız, bunları size bildirmekte fayda görüyorum. Lütfen bir değerlendirin'. Sayın Çiller bu ziyaretimden çok fazla hoşnut olmadı. Ama çok büyük bir tepki de göstermedi. Şu intibahı alarak çıktım yanından; 'Teşekkür ederim. Ben gerektiği şekilde değerlendireceğim.' Hadise budur. Genelkurmay Başkanı Karadayı, Uludağ'a gitti bayram tatilini geçirmek için. Ne hikmetse sayın Çiller de Uludağ'a gitti. Tabii orada ne konuştuklarını bilmem mümkün değil.''
-''Karadayı'nın siyasete direkt girdiğini görmedim''-
Ordu içinden Genelkurmay Başkanı Karadayı'ya bir takım görüşlerin iletildiğini düşündüğünü belirten Kalemli, Karadayı'nın, bunların etkisinde bu görevleri yapma ihtiyacı hissettiğini dile getirdi.
Kalemli, ''Yoksa ben İsmail Hakkı Karadayı'nın hiçbir gün ne benim nezdimde, ne diğer siyasiler nezdinde, ne kendi makamında ne de başka bir makamda, 'Bu iş siyaseten şöyle yapılmalıdır' dediğine şahit oldum. Hiçbir yerden de duymadım. Ama bir Genelkurmay Başkanı şunu söylüyorsa, 'Biz kanunlarla görevliyiz'. Bu görevi nedeniyle bazı şeyleri yapma ihtiyacı duyuyorsa kanundan kaynaklanan, kendisine verilen bir görev olduğunu o şekilde yorumlamış olmasından dolayıdır diye düşünüyorum. Yoksa hiçbir zaman siyasete direkt olarak girdiğini, siyasette direkt olarak rol kaptığını duymadım ve görmedim.''
Karadayı'nın, kendisiyle yaptığı konuşmalarda, ''Ordu ile daha iyi bir diyalog kurulsa iyi olur' dediğini belirten Kalemli, bunları Başbakan ve Cumhurbaşkanı'na da ilettiğini anlattı.
Kalemli, ''Demek ki o günlerde en azından Hükümet üst kademesinde, ordu ile gerektiği şekilde görüşülmüyordu. Yahut da onların sıkıntıları dinlenmiyordu. Dinlense bile algılanmıyordu. Oradaki tavır hükümet üstü değil, aksine hükümet ile daha yakın bir diyalog kurma telaşından doğuyor gibi geliyor bana'' diye konuştu.
Hiçbir zaman ordunun siyasetin üstünde bir konuma gelmesini ve siyasetin üstünde kendisine bir vasilik tayin etmesini doğru bulmadığını belirten Kalemli, bunun son derece yanlış bir olay olduğunu söyledi.
Kalemli, ''En kötü sivil yönetimin, en iyi askeri yönetimden daha iyi olduğunu'' ifade etti.
TBMM Başkanlığı sırasında, Meclis Genel Kurulu salonunun yenilenmesiyle ilgili olarak hakkındaki iddialar nedeniyle 13 yıl bir köşeye çekilmek zorunda kaldığını söyleyen Kalemli, bu süreçten alnının akıyla çıktığını söyledi.
8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümüne ilişkin düşünceleri de sorulan Kalemli, Özal'ın sağlık durumunun devamlı kontrol altında tutulduğunu belirterek, Özal'ın ölümünde bir ihmal ve kasıt olup olmadığını bilmesinin mümkün olmadığını ifade etti. Kalemli, yıllardır ülkenin gündeminde olan bu konunun aydınlatılması ve gerçeklerin ortaya çıkartılmasını temenni ettiğini kaydetti.
Bu haber toplam 51 defa okundu