Bazen bu soru aklıma fena takılıyor...
Peki medyacıların derdi ne?
Halkın bilgilenme hakkına saygılı haberler yapmak mı? Yoksa gösterişi bol komplo hikâyeleri uydurmak ve alabildiğine heyecan yaratmak mı?
Söyleyin, kafanızdaki doğru cevap ikinci şıka daha yakın, değil mi?
***
Genç bir tv muhabiri Hatay'ın Suriye sınırlarına yakın bir sahil bölgesinden, yani savaş uçağımızın düştüğü noktanın birkaç kilometre uzağından merkez stüdyoya bağlanıp ne anlatıyor, dersiniz...
F4E tipi uçakların imal edilişlerinden bu yana yaşadıkları kaza ve kırımları anlatıyor.
Haberi birlikte izlediğimiz arkadaşım bana dönüp "sahi yahu" diyor kuşkulu gözlerle; "uçak kazayla düştü de, Suriye üzerinde bir baskı yaratıp müdahale etmek için bütün bunları NATO tezgâhlıyor olabilir mi?"
İnsaf yahu, demek zorunda kalıyorum. Öyle ya, Suriye 'uçağı düşürdük' diye resmi açıklama yapmadı mı?
Bu sefer başka bir kanala geçiyoruz.
Orada da "İsrail veya ABD uçağımızı düşürmüş olabilir mi?" imaları taşıyan tartışmalar var.
İyi, tartışalım! Ama daha önce şeffaflığa ve sağlam bilgilere ihtiyacımız yok mu? Var.
Peki böyle bir bilgi akışı var mı? Yok.
Yazının devamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz Haşmet Babaoğlu - Sabah