Suriye uçağımızı düşüreli neredeyse üç gün olacak, Başbakan Erdoğan'dan halkı yatıştıracak bir açıklama gelmedi.
Bu nedenle de "Ne pasif bir ülkeyiz be... Dalalım alalım Suriye'yi" diyenler çoğunlukta. Savaş çok kolay bir şey ya. İki füze atacağız ve hooop Suriye dize gelecek. Biz de aynı ekonomik dengeler içinde yaşamaya devam edeceğiz.
Gereksiz bir milliyetçilikle savaştan yana tavır alan bu cahil takımının geniş halk kitlelerini etkilememesi için kriz dönemlerinde hükümetin paralize olmadan gerekli açıklamaları hemen yapması gerekir.
"Gereken yapılacaktır"dan öte bir şeyler söylenmeli, Türkiye'nin asla savaşmayacağı üzerine kamuoyu yapılandırılmalı ve sürekli "Oğlum bak git" modunda açıklamalarla kamuoyu rahatlatılmalı ama asla savaş akla gelmemeli.
Onursuz bir ülke değiliz
Türkiye Cumhuriyeti devletini dış politika açısından eleştirenlere katılmıyorum. Son elli yıldır Kıbrıs Barış Harekâtı dışında bizi savaşa sokmayan, bilinçsiz savaş taraftarlarınca "ne kokar ne bulaşır" diye adlandırılan dış devlet politikalarımızı sonuna kadar destekliyorum.
Bulunduğumuz jeopolitik ortam ve ekonomik gelişmişlik seviyemiz, savaşçı olmamamızı gerektirir. İnsani açıdan bakarsak da savaşı asla biz çıkarmamalı, her zaman savaş için tehdit oluşturmalıyız.
Bugün geldiğimiz noktada gelişmişlik seviyemizi, demokrasimizi, toprak bütünlüğümüzü kimseyle savaşmamamıza borçluyuz.
1974'te uğruna savaşa girdiğimiz Kıbrıs'ın sonuçları hepimizce biliniyor. O savaşı yapmak zorundaydık. Devlet propagandasını, soykırım müzelerini bir tarafa bırakırsak stratejik açıdan önemli olan bir adanın o günün şartlarında tamamen Rumlar'ın "milliyetçi " amaçları doğrultusunda yapılandırılmasının karşısına geçmekti. Bunu başardık. Hâlâ bu "başarının" sonuçları peşimizi kovalıyor.
Biz onursuz bir ülke değiliz, hiç de öyle olmadık. Hiç C planımız olmadı ama... Bir A, B ya da D planımız oldu. Bu da çok doğal, çünkü Amerika demokratik süper güç ve her yerde.
Yazının devasmını okumak için bu linki kullanabilirsiniz Ali Atıf Bir- Bugün